Saturday, December 25, 2010

Döndüm

Brighton iline geri döndüm sonunda. Facebook'a da yazdım ya, hadi burada da tekrarlayayım: Çok uzun ama bir o kadar da kısa bir tatil oldu. İzmir ve getirdiği tembelliğe alışmak çok kötü. O yüzden tam tadında bırakarak gelmek iyi oldu.

İzmir'e gelmenin, daha doğrusu Türkiye'ye gelmenin, başka artı yönleri de oldu tabii. Önceleri her şeyi Türkiye'ye transfer etmenin yollarını hayal ediyordum. İşte şu kitabı çeviririm, şunu yaparım, bunu ederim filan, vs vs... Hemen bir optimizm rüzgarlarına kapılmalar... Sonuçta, kafanın bir yerinde hep "memleket planı" olması iyi bir şey değil. Ha, B Planı olarak kalsın, ona lafım yok. Aman ya, neyse ne işte...

Gurban olduğum, çatılarına vuran güneş ışığına bittiğim, mutlu yüzlerini sevdiğimin insanlarının yaşadığı Brighton'ı çok seviyorum. Her saniye mutlu oluyor insan burada. Çok üzüldüğünde bile... Evet, arada çok da üzülünüyor işte malum sebeplerden.

Şu an koca katta yalnızım. Hatta yurtta bile insan görmedim daha. Ama eminim benim gibi 5-6 kişi daha var. Güzel geldi ama yalnızlık, böyle bir kafa dinlemece filan. Yarın öbür gün de damlamaya başlarlar zaten. O zaman da onun tadı çıkar.

Of, yazdığım en dağınık post bu oldu. Öyle böyle şöyle yazasım var da ondan. Öptüm, bye, kib!

No comments:

Post a Comment