Monday, November 29, 2010

28 Pound

Yaz arkadaşım: Toros bir haftayı 28 pound'la nasıl geçirdi?

Geçen Pazartesi tam 35 pound'um kalmıştı. Ben bununla 1 haftayı geçiririm demiştim. Daha da 7 pound arttı. Gıdamdan kesmedim, biramı da içtim. Sadece dışarı çıkmadım ve filmleri banyoya veremedim. Hepsi bu. Kaldı ki, zaten bu hafta pek dışarıya çıkasım da yoktu.

Oldu mu, oldu ama ;)

Wednesday, November 24, 2010

Riot!


Bugün okulda olaylar çıktı. Bir süredir üniversite öğrencileri zaten okul ücretlerinin arttırılması dalgasına mekan basıp duruyorlar. Bugün de bizim okuldaydı. Daha doğrusu Brighton genelindeydi. Ulan helikopterler filan geldi, oha! Bunlar bizdeki olayları görse ne yapacaklar acaba? Ben yabancı öğrenci olduğum için hiç içinden bile geçmedim olayların, çünkü göte gelme potansiyeli yüksek bir ortam. İngiziler'e bişicik olmaz, ama beni bulur, şutlarlar valla ülkeden. İşin komiği, kamera kullanmam gereken bir workshop vardı o sırada, ulan elimde gamara, polisler sokağımı üs bellemiş, aha dedim ya, maceraya hoşgeldin. Kup!

Bu arada bu fotoğrafı bugünkü The Guardian'dan aldım. Memleketin protestocusu bile sempatik kardeşim.

edit: Brighton'ın gazetesi The Argus'un fotoğrafları için: Link!

Tuesday, November 23, 2010

Para

Para, sadece zamanı satın alabiliyor olmasıyla bile yeterince çekici. Yeteri kadar zamanla da yeteri kadar mutluluğa ulaşmak bize kalıyor.

Thursday, November 18, 2010

Sabun

Bence hayattaki diğer bir önemli ayrıntı da, doğru sabunu bulmaktır. Evet, yanlış okumadınız, sabun dedim. Doğru sabun. Doğru sabunu bulan insan, elini yüzünü şöyle bir yıkadı mı, hay anasını arkadaş dünya varmış be der. Bunlar hayata dair çok çok önemli ayrıntılar.

Aha benim yeni sabunum bu. Dördü birden, sadece 1 pound olm! Mis gibi de kokuyor, inanamazsın.

Wednesday, November 17, 2010

Uzun Zaman Olmuş

...ve ben yazmamışım. Bu sıralar biraz projeyle ilgileniyordum ve kafa olarak yorgundum. Bugün "interim review" denilen, herkesin projesinde şu ana kadar yaptıklarını sunduğu ve hep berabercene değerlendirdiğimiz zamazingoya girdim. Oldukça olumlu ve besleyici geçti benim açımdan. Kafam rahat. Proje üstünde sıkı çalışmaya ve titiz olmaya çalışıyorum.

Okul ve buradaki öğrenim üzerinden biraz daha konuşmam gerekirse, burada çok kısa sürede aldığım eğitimle çok farklı kafa yapısına sahip bir adam oldum. Yani fotoğraf adına konuşuyorum. Kendim aynıyım: Nato kafa, nato mermer :) İnsanların görüntüye yaklaşımları, fotografik resmi tanımlama çabası, bu dili nasıl kullandıkları ve nasıl "çevirdikleri"...
Bunları görmek, öğrenmek çok güzel; ama bir yandan bizim ülkeden harbiden hiçbir cacık olmayacağını bilmek çok kötü. Bu konuda kesinlikle bizimkileri de suçlamıyorum. Daha temel olarak edinilmesi kitaplar bile ya çevrilmemiş, ya da berbat çevirilerle ortalıkta dolaşırken; piyasada "işte bu işin temeli budur!" edalarında dolaşan kıytırık kitaplar varken, fotoğrafa yeni heves etmiş insanlar varolma çabası içinde çok yanlış sitelerle görsel yapılarını mahvederken, iyi bir fotoğraf anlayışının oluşması zaten mümkün değil. Nasıl olacak onu da bilmiyorum. Bizim insanımız da o kadar artiz ve kendini beğenmiş ki, iki şey öğrendi mi, tüm dünyayı o bilgiyle yorumlayabileceğini sanıyor. Neyse yaaa...

Bunun dışında, geçen Cuma Magnum Expression Awards'ın ödül töreni bizim okulda oldu. Martin Parr, hem jüri üyesi olması, hem de Brighton Fotoğraf Bienali'nin bu seneki küratörü olması dolayısıyla oradaydı ve bize oylama sürecini anlattı. Bunlar muhteşem şeyler. Link'e tıklayıp, işlere bir göz atmanızı tavsiye ederim.

Bunun da dışında, bu Cuma ilk Londra gezime çıkıyorum. Ama gezip, eğlenmekten çok bir fuara katılacağım için günübirlik gidiyorum. Her sene düzenlenen bu tek günlük fuar/konferans/bla bla aktivitesinin adı VisionOne. Link'e tıklayarak bu seneki programı görebilirsiniz. Ben açıkçası sırf Jonas Bendiksen ve Tom Hunter'ı dinlemeye gidiyorum, gerisi pek umrumda değil :)

Thursday, November 11, 2010

Ev Günü

Hani bazen "ev günü" diye tabir ettiğimiz günler olur ya. Dışarıda hafiften bir yağmur, rüzgar, hava kapalı, vs vs... İşte bugün tam o güzel günlerden biri. Tüm gün evdeyim babacım, it'll be gooooood!

Monday, November 8, 2010

İngiliz Kavgası

Bugün İngiliz kavgası gördüm. Ula aynı filmlerdeki gibi konuşuyordu herif, geldiğimden beri filmlerden sevdiğimiz o haşin ve psikopat İngiliz aksanına tanık oldum. "I'll cut your throat, ye hear me?! I'll cut it out, I hate ye!" aha böyle bağırıyodu sarı.

Saturday, November 6, 2010

Ne Yiyorum, Ne İçiyorum

Beslenme düzenim aşağı yukarı şöyle:

Erken kalkmam gereken sabahlar:

- Muz ve/veya Nutella'lı ekmek ve/veya (süt varsa) Corn Flakes

Erken kalkmamam gereken sabahlar:

- Peynirli/Yumurtalı omlet; varsa tavuk salamı ve iki dilim kızarmış ekmek

Öğlen:

- Allah ne verdiyse sıtayla


Akşam:

- Pizza(elbette hazır) veya Makarna(soslu) veya Tavuk veya Peynirli Mantar veya çok alakasız bir şey

Birisi "sebze" mi dedi?

İspanyol

"Hello I'm Toros and I'm not Spanish." bunu tişörte bastırıp, giyesim var burada.